Online/Uzaktan ve özel bas gitar dersleri için umutyenilmez@gmail.com adresinden iletişim kurabilirsiniz.

13 Ağustos 2015 Perşembe

Bas Gitar Çalmak İstiyorum


Bas gitar çalmak istiyorum, nereden başlamalıyım?


Bu sorunun basit cevabı 'gitar tutuşu ve parmak çalışmalarından başlayabilirsin' dir.


Bu soruyu enteresan kılan ve üzerine daha fazla yazmamı gerektiren, sıkça karşılaştığım, rahatsız edici bir cevabı da vardır:


-Bas gitar çalacaksan önce klasik-akustik gitar çalmalısın; hatta bir de davul çalsan daha iyi olur, daha oturaklı olur...


 Bu ve buna benzer bir cevapla karşılaşanlarınız olmuştur muhakkak. Bu cevabın altyapısında daha fazla enstrüman satmanın verdiği bir hırs ya da, biraz daha iyi niyetli bir düşünceyle, bu işin ne kadar zor olduğunu tarif etme amacı olabilir fakat doğru bir yaklaşım değildir.


Küçük yaşlarda  ciddi bir müzik eğitimine başlanacaksa, piyano

ya da ritim derslerinden başlamak gerektiğini söylemek, daha tutarlı ve samimi olacaktır. Benim kişisel fikrimse, müzik eğitiminin piyanoyla başlamasının daha doğru olacağıdır.
Öncelikle sağ ve sol el kullanımı, parmak esnekliği, ritim duygusu, armonik bilgi ve duyum eşiğini geliştirmek, disipline etmek, daha iyi hale getirmek  için piyano doğru bir seçimdir. Doğru seslerle, doğru bir temelde başlayan müzik eğitimi, ilerleyen yıllarda farklı bir enstrümana geçiş yapıldığında da çok büyük fayda sağlayacaktır.

 Bas gitar çalmak, dışarıdan basit gibi gözükse de, bu işi anlayarak-bilerek yapan kişi için işler biraz daha komplikedir. Bas gitarı bilenlerin genel olarak söylediği, ortak bir cümle vardır:


 ''Bas gitar grubun bel kemiğidir.''




Bas gitarist bastığı her notanın ne anlama geldiğini ne işe yaradığını ve çalınan müziği nereye taşıyacağını, her zaman bir sonraki adımı düşünerek çalar. Bu yüzden de bastığı tek bir nota, sadece görünürde olan kısmıdır. Düşüncede olan ve görünmeyen kısmını da şu şekilde özetleyebiliriz:





- Basılan sesin hangi akora ait olduğunu bilmek

- O akorun seslerini duymak
- Çalınan notanın akorun kaçıncı sesi olduğunu bilmek
- Hangi tonda çalındığı ve o an hangi Mod' da olunduğu çözümlemek
- Bir sonraki akorun ne olduğu ve nasıl bir bağlantı kurmak gerektiği kavramak
- Çalınan parçanın tarzı-stili hakkında bilgi ve pratik sahibi olmak...

Bas gitar çalarken,  düşünülen, düşünülmesi gereken  en önemli konular bunlardır.

Özelde de, nasıl bir ruh haliyle çalındığının da çok büyük bir öneme sahip olunduğu bilinirse, çalınan tek notanın dışarıdan göründüğü gibi basit bir iş olmadığı daha iyi kavranır.


Tabii bu kadar  şeyi hemen nasıl yapayım diyebilirsin ama panik yok:) Bas gitara başlamak için bilinmesi gereken temel konular bunlar. Disiplinli, bol egzersizli çalışmalarla,yavaş yavaş hepsi anlaşılacak ve pratik hale gelecektir. Yorucu ve uzun yıllar gerektiren bir süreçtir bu.

'Bas gitar çalışmak, genel olarak da, enstrüman çalışmak sabır ve disiplin işidir ve ciddiyet gerektirir; Whiplash filmindeki gibi bir ciddiyeti de kastetmediğimi,  ayrıca tasvip de etmediğimi belirtmek isterim.

Bas gitar çalmak isteyen birinin önce başka bir enstrümandan başlamasına gerek yoktur. Bir basçının diğer enstrümanları, az da olsa, tanımasının büyük faydası vardır tabii ama çalmayı bilmesi şart da değildir.

Sonuç: bas gitara, gitar tutuşu ve parmak egzersizlerinden başlanır ;)

Yeni soru ve yorumlarınızı eksik etmeyin.


8 Ağustos 2015 Cumartesi

Bas Gitarda Parmak Egzersizleri


İnsan doğası gereği, özellikle el becerisi isteyen konularda, belirli bir seviyeye gelmek ve becerisini geliştirmek için bol pratik yapması gerekir; maksat iyiye yakın olanı yapmak olsa da bu pratiğe ihtiyacı vardır.

Bir enstrüman çalmak isteyen kişi, öncelikli olarak, çalmak istediği enstrümana özel çalışmalar, etütler yapmalıdır:
Davul (bateri) çalmak isteyenler ilk olarak baget tutuşunu öğrenir, devamında el ve ayak bileklerini geliştirecek etütler yaparlar. Daha ilerki aşamalarda da parmaklarla begetleri kontrol etmek için gerekli çalışmaları yaparlar.

Genel olarak telli enstrümanlarda, tutuş aşaması geçildikten sonra, en basit çalışmalar başlar. Bu sayede enstrüman üzerindeki hakimiyeti sağlayacak ve çok belirleyici olan konuya, parmak egzersizlerine de giriş yapmış olunur.

Parmak egzersizleri işin en önemli kısımlarındandır; disiplinli ve planlı bir çalışmayı gerektirir.
Egzersiz yapmadan önce dikkat edilmesi gereken ve sürekli göz ardı edilen bir konu vardır, ısınma çalışmaları. Özellikle parmak ve bilek kaslarını ısındırmak hayatidir.
Bas gitarı profesyonel olarak çalanlar da dahil bu ısınma çalışmalarını yapmalıdır. Isınmadan çalışmaya başlamak, farkında olmadan birçok sakatlığa sebep olabilir ( sinir sıkışması, fıtık, kas ağrıları).

Enstrüman çalışmayı bir nevi spor gibi de düşünebilirsiniz; nefes alıp verişiniz dahil, ısınma çalışmalarına önem vermeniz, bu çalışmaları dikkate almanız herhangi bir sakatlanma ya da incinmelerin önüne geçebileceği gibi enstrüman çalışma-çalma performansınızı da arttıracaktır. Çalışma-çalma performansından sonra da birkaç gevşeme hareketiyle özellikle parmak kaslarınızı rahatlatmanız da iyi olacaktır
.
Gelelim bas gitarda parmak egzersizlerine.
Size önereceğim ilk çalışma, özellikle yeni başlayanlar için, boş tel egzersizleridir. Öncelikle bas gitarı tutuş kabiliyetinizi geliştirecektir. Tellerden güzel-doğru ses çıkartmyı ve telden tele geçerken ki dengeyi   sağlayacaktır. Kısaca bu basit çalışmayla doğru-dengeli bir tutuş ve temiz bir çalımın en doğru başlangıcını yapmış olursunuz.
Boş tel çalışmalarını yaptıktan sonra perdelere basılarak yapılacak basit egzersizlerle devam edebilirsiniz.

Örnek:

1-2 ( işaret parmağı- orta parmak) : Size rahat gelen herhangi bir perdede sırayla 1-2 / 1-2 çalışmasıyla başlayabilirsiniz.

Devamında:

1-3 (İşaret parmağı-Yüzük parmağı)

1-4 (İşaret parmağı-Serçe parmak)

1-2-3-4 ( İşaret-Orta-Yüzük- Serçe parmakları)

4-3-2-1 (Serçe-Yüzük-Orta-İşaret parmakları)

Şeklinde farklı kombinasyonlarla devam edebilirsiniz.

Çalışmaları yaparken, genelde daha zayıf olan, 3. ve 4. parmaklarınız için de özel çalışmalar yapabilirsiniz. Mesela yukarıdaki egzersizleri tersten çalışabilirsiniz:

2-1 / 3-1 / 4-1

4-3-2-1

Buradaki mantık, metronomun zayıf vuruşlarına gelen parmaklarımızı, daha iyi hissedebilmek ve doğru zamanda çaldığımızdan  emin olmak için, metronomun  güçlü zamanlarına yani klik sesinin geldiği  yerlere getirerek çalışmaktır.
3. ya da 4. parmağımıza bu sayede daha iyi odaklanabiliriz.

Özet olarak, parmak egzersizlerine başlamadan ısınma çalışmalarını yapmak, parmak egzersizi yapmak kadar önemli ve hayatidir;  profesyonel olarak bas gitar çalanlar için de geçerlidir.
Metronom eşliğinde yapacağınız çalışmaları, kendinizi sıkmadan, nefes alıp verişinize  dikkat ederek, disiplinli, programlı bir çalışmayla dünyanın en iyi parmak egzersizi çalışan basçısı olursunuz:)

Yorumlarınızı ve yeni sorularınızı bekliyorum.

12 Temmuz 2015 Pazar

Eşlik ve Doğaçlama

Doğaçlama çalmak bir açıdan da kendinize göre çalmaktır. Her ne kadar solo kavramıyla özdeşmiş olsa da bir çok farklı şekilde doğaçlama yapılabilir. Düşünmeden, plan yapmadan, yazmadan çaldığımız her şey doğaçlama konusu içine girer. Kısaca, plansız yapılan bir müzik doğaçlamadır diyebiliriz.
Herhangi bir kurala bağlı kalmadan güzel bir doğaçlama çalabiliriz. Tabii doğaçlamanın bir çıkış noktası olacaktır ve çalacağımız seslere yön verecektir.
Doğaçlama çalmaya yön veren durumları birkaç maddeyle açalım:

-Var olan bir parça çalınıyorsa o parçanın formu, ritmik-armonik yapısı, hızı, tarzı çalacağımız doğaçlamaya yön verir. Hislerimiz o parçaya göre şekillenir.


-Birlikte çalacağımız diğer müzisyenlerin icraları, bilgi ve becerileri de doğaçlamayı sınırlayabilir. Genel olarak hissiz, kötü çalınan bir parçaya doğaçlama çalmak duygudan yoksun ve sıkıcı olacaktır.

-Kişisel bilgi ve becerimiz doğaçlama için en büyük sınırdır. En basitinden, klavyedeki tüm notaları rahat çalacak kadar bir birikimimiz yoksa doğaçlamayı istediğimiz rahatlıkta ve duymak istediğimiz seslerle çalamayız.

-Kullanılan enstrüman kalitesi, ekipmanımız, ses düzeni gibi unsurlar da  iyi bir doğaçlamanın maddi boyutudur.

Doğaçlama konusunu birçok açıdan ele alıp farklı tanımlamalar ve örneklemelerle tarif edebiliriz. Doğaçlama çalmayı anlamanın en iyi yolu da denemek ve çalmaya başlamaktır.

Bas gitarla 'eşlik' doğaçlama çalınabilir mi?

Eşlik, çalınacak olan parçanın armonisine, akorlarına, tarzına-stiline, ritmine  uygun bir şekilde bas hattı çalmaktır. Akorları, parçanın genel yapısına uygun şekilde birbirine bağlamaktır. Bunu yaparken en belirleyici olan da parçanın tarzı-stilidir. Mesela klasik  rock tarzında bir parçada ton dışı nota çalmak iyi duyulmayabilir. Blues bir parçada ton dışı, kromatik bir sesle akorları birbirine bağlamak da bir o kadar iyi duyulabilir. Örneğin Gm ( Sol minör) akorundan F ( Fa Majör) akoruna geçerken Sol bemol notasını çalmak güzel tınlayabilir.
Çalınacak parçanın bas hattı daha önceden belirlenmiş, yazılmış değilse akor bağlantılarını, eşliği 'doğaçlama' çalabiliriz.




30 Ocak 2015 Cuma

Müzisyen Olmak

Müzisyen olabilir miyim?

Müzisyen olmak genelde, karar verilerek yapılan bir seçim değildir özellikle de ''sizi yönlendiren, destekleyen'' bir çevreniz yoksa. Her şeye rağmen bir de bakarsınız müzik yapmaya başlamışsınız.
Enstrümanınızla ilk karşılaşmanızda, herkesin bir kez olsun yaşamasını istediğim, güzel  hislerle çevrilirsiniz:  Merak etmek, gözünü alamadan heyecanla izlemek,dokunmak istemek,çalmak  istemek, aşık olmak, hayret etmek, hayal kurmak... Hatta uykularınızı bile kaçırır bu heyecanlı hisler. Tam da burasıdır müzisyenliğin geri dönülmez noktası. O olmadan yaşayamazsınız, yaşamaya çalışsanız da hep aklınızda olacaktır ve bir gün mutlaka müziğe geri dönersiniz. İsterseniz 70 yaşına gelin bu durum değişmez. İyi ya da kötü bir enstrüman çalmak ve onun hayatınızın bir parçası olmasını istersiniz. Şanslı, kararlı ya da inatçıysanız olacaktırda.

Bu şansı çocuk yaşta yakalayanlar da vardır. Yazmayı bile öğrenmeden müzik yapmaya yönlendirilirler. Kimisi isteyerek kimisi de zorla yapar ve bir şekilde öğrenir müziği. Bunun iyi ve kötü yanları da vardır. En iyi tarafı küçük yaşta müzik tekniğini ve enstrüman çalmayı öğrenip geriye ustalaşma ve yeni projeler üretme aşaması kalıyor ki işin en eğlenceli yanıdır. En kötü yanıysa,iyi bir enstrümanist olan, müziğe çok hakim olan kişi, yeteneklerini sergileyecek, kendini ifade edecek  bir projenin içinde bulamaz  ve sadece para kazanmak için bu işi yaparsa, nefret etmek kaçınılmazdır; müzik sevilir fakat hep bir şikayet vardır hayatlarında. Asla beğenmezler oldukları yeri ve  'müzik yapmak' çekilmez olur.

Müzisyenlikte belirleyici olan, hayatınıza yön verecek olan seçimleri iyi yapmaktır. Bu seçimleri yapmak herkes için kolay olmayacaktır tabii: Aile desteği, sosyal çevre, maddi imkanlar, sağlık koşulları en belirleyici kıstaslarıdır.
Eğer bütün bunları aşacak kadar tutkuyla bağlandıysanız seçim yapmanıza gerek kalmaz ve müzik hayatınızın amacı oluverir . Başka türlü yaşamayı hayal  bile edemezsiniz. Sadece müzik olur hayatınız ve bırakamazsınız. Siz bıraksanız da o sizi bırakmayacaktır. Dönüp dolaşıp elinizde bir enstrümanla bulursunuz kendinizi. Yaşadığınız yerde bir enstrüman mutlaka olacaktır.

Eğer iyi çalmaksa amaç geriye sadece sabırlı, disiplinli, karalı bazen de 'bencil' bir şekilde çalışmak kalıyor. Bencillik, enstrümanı çalışmak için sadece, kendinize zaman ayırmanız için gereklidir. Gözünüzün başka bir şey görmemesinden kaynaklanacaktır bu bencillik ve olması gereken bir durumdur.  İyi bir müzisyen olmanın ön koşulu çok fazla çalışmak, çalmak ve  neredeyse bütün zamanınızı enstrümanınızla geçirmektir. Virtüöz olmak, profesyonel bir müzisyen olmak bu yüzden de zordur.

Müzisyen olmak aynı zamanda cesur ve kararlı  olmayı da gerektirir çünkü karşılaşacağınız bir çok olumsuz fikir vardır: Bir çok müzik dinleyicisi müzisyenliğin boş iş olduğunu ve sadece hobi olarak yapılabileceğini zanneder. Dolayısıyla müzisyenliğin desteklenecek bir tarafı yoktur onlara göre. 'Müzik sadece halk içindir ve yapan birileri mutlaka vardır'  mantığı yaygındır. Destek olunsa da olunmasa da müzisyenler olacaktır.

Olumsuz fikirleri birkaç  replikle örneklendirelim:

-Bir sanatçı ne kadar zorluk yaşar, acı çekerse o kadar iyi eserler çıkartır zaten, boş ver gerisini...

-Ohh! Ne güzel? Hem çalıyorsunuz, eğleniyorsunuz hem de para kazanıyorsunuz...

-Sizinki de iş değil canım! Ne geceniz belli ne gündüzünüz. Bir düzeniniz yok...

-Okulunu oku, sigortalı bir işin olsun, sonra yine yap  müziğini. Kaçmıyor ya!..

-Eeee! Çaldınız da n'oldu şimdi? Yok yani n'oldu?..

Bu basit gözlemler çok sığ ve nankörcedir. Müzik sevilir ama kendi yakınları  yapmamalıdır bu karakterlere göre.
Bu fikirlerin çok olması müzisyen olmanın sıkıcı, gerici, nefret ettirici, utandırıcı yanıdır. Bu gerçeklikle yüz yüze gelmek ve bu fikirler arasında müzik yapmaya devam etmek, cesaret ve kendinden emin olmayı gerektirir.

Bir de tam tersi bakış açıları vardır ki aralarında müzisyen olamadığı için pişman olanlar da çokçadır.

-Bu hayatta her şeyim oldu fakat sizin yaptığınız iş kadar değerli bir şeye sahip olamadım. Sakın bırakmayın bu işi lütfen...

-Zamanın da çok heves ettim ama hiç fırsatım olmadı. Çok imreniyorum sizlere...

-Ben de  bir ara müzik yaptım, barlarda çaldım konser verdim ama sonra bıraktım. İnsanlar çok saygısız ve acımasız. Yaptığın işe saygı duymuyorlar. Ben de evde kendime çalıyorum şimdi...

-Eli öpülesi insanlarsınız, iyi ki varsınız...

-Yeteneğim olsa ben de müzisyen olmak isterdim. Çok değerli kişilersiniz. Teşekkürler...

-Emekli olunca başlasam öğrenebilir miyim? Çok özeniyorum sizlere...



Müzisyen olmak, bir enstrüman çalmanın,  hissettirdiği ihtişamlı duygular dışında, çok gerçekçi zamanlara da ortaklık etme şansı sunar insana.
Öncelikle,müziğinizi dinleyenlerin, samimi duygularla yaşadığı o anlara şahitlik edersiniz. İnsanların doğal hallerine en yakın olduğu zamanlardır o anlar: Eğlenmeleri, düşünmeleri, hüzünlenmeleri samimidir ve kişinin, kalabalık içinde kendisiyle baş başa olduğu anlardır ortak olduğunuz. Yaptığınız müziğin insanlar üzerindeki etkisini gözlemlemek ve bu duyguları aynı zamanda paylaşmak vazgeçilmez bir güzelliktir.
Tanıklık edeceğiniz hayatlar o kadar çeşitlidir ki hayatın bütün renklerini bire bir yaşama şansı elde edersiniz. Kısaca hayatın özünü görme şansınız olur, tabii bakmasını becerebilirseniz.


Hayatı kendi kurgunuzla mı yoksa size sunulan kurguyla mı yaşamak istersiniz?

12 Ocak 2015 Pazartesi

5 telli bas gitar almalı mıyım?

Bas gitar çalmaya yeni başlayacak olanların hatta uzun süre 4 telli bas çalmış olanların cesaret edemediği ya da zorlanacağını düşündüğü 5 telli bas gitar çalma fikri, göründüğü ya da anlatıldığı kadar zor olmayabilir. 5 zorsa 6 telli basa hiç bulaşmamalı!
Bas gitarın standart olarak 4 telli olduğunu savunanlar kadar 5 ya da 6 telli olması gerektiğini savunanlar da az denmeyecek kadar çoktur. Bana göreyse bir standartı yoktur; tamamen kişisel bir tercihtir ve duymak istediğimiz sesle, tınıyla alakalıdır.
Özellikle yeni dönem bestelere eşlik etmek için 5. telin  derinden gelen ve müziğe bir derinlik kazandıran o yayık sesi bir ihtiyaç haline gelir ve 5. tel olmazsa olmaz bir seçenek oluverir.

Zorlukları olduğu gibi kolaylık sağladığı durumlar da vardır: Parmak pozisyonu olarak daha geniş bir imkan sağlar mesela.
5 telli bas gitar çalmanın en büyük zorluğuysa, basılacak fazla notaların olması, kafa karıştırıcı olması değil, eklenen 5. kalın telin, çalmadığımız zamanlarda susturulmasıdır. İyi bir kontrol gerektirir. Genel olarak da bas gitarın en büyük zorluğu  budur bence, yani çalınmayan diğer tellerin, özellikle kalın tellerin susturulmasıdır.
Çalınmayan teller boşta kaldığında rezonans-titreşim yaparak uğultulu  ve kirli bir ses ortaya çıkartır. Bu uğultuyu küçük amfilerde anlamak zor olacaktır tabii fakat güçlü bir bas amfisinde denendiğinde net bir şekilde duyulacaktır bu uğultulu ses.
Canlı performanslarda  bu durum duymazdan gelinebilir fakat bir bas kaydı yapılacaksa ve güzel bir sonuç bekleniyorsa, göz ardı edilemeyecek bir konudur. Her notanın tane tane duyulması ve çalınan notalar dışında herhangi bir uğuldamanın olmaması gerekir. Tam da burada 5. telin asıl zorluğu ortaya çıkmaktadır ve bir şekilde susturulması gerekir.
4 telli basta 'Mi' telini susturmak bile sorun olabiliyorken bir de 5. yani 'Si' telini susturmak daha da bir zorluk katacaktır işimize. Özellikle, ince tellerden melodi çalınması gerektiğinde kalın tellerin kontrolü-susturulması çok daha zor olacaktır. Fakat bu sizi korkutmamalı. Yeterli zaman ayırdıktan, sistemli ve doğru çalıştıktan sonra bu sorun da ortadan kalkacaktır.
Temiz bir bas kaydı alınacağı zaman, kalın telleri susturmak için sapın baş kısımına  'saç lastiği' hatta 'bez-havlu' parçası dolayarak susturan ünlü bas gitaristler de vardır (Victor Wooten, Nathan East).

5 telli bas gitardan kısaca bahsettikten sonra sorunun  cevabına gelelim.
Bir enstrüman seçerken bir çok kriter vardır, ağacın kalitesi, elektroniği, manyetikleri, verniği, vs.
Bazen de bir kriter yoktur: Gitarın 5 telli olmasını bir kenara bırakın, rengi bile hoşunuza gittiyse, çalışmak ve çalmak için sizi motive ediyorsa o enstrümanı almalısınız.
Bilen kişilerden öneri almanın önemli olduğu kadar kendi kişisel tercihlerimiz de önemli ve doğrudur. Her ne kadar konuya hakim olmasak da, doğru ya da yanlış,  bir yerden başlayarak kendimizin ne istediğini keşfetmek en iyi yol olacaktır.
Enstrüman seçeneklerinin ve öneri yapacak kişilerin çok olması daha da kafa karıştırıcı olabilir: Fender Jazz bass hayranı bir basçı size 'Ken Smit', 'Fodera' gibi efsane basları önermeyebilir mesela. Ya da  sadece 4 telli bas çalan birisi 5 ya da 6. telin gereksizliğinden bahsedebilir...
Kafa karıştırabilen bu gibi durumlarda, kendi seçimlerinizi sizin yapmanız daha doğru olacaktır özellikle de bas gitarınızın kaç telli olması gerektiği konusunda.